6 Temmuz 2011 Çarşamba

ADLİ TIP Ders Notları - 20

20. TRAFİK TIBBI




Ülkemizde çok yüksek oranda trafik kazası meydana gelmekte olup, her yıl on binlerce kişi bu kazalarda yaralanmakta ve binlerce kişi ölmektedir. Yaralanmaların önemli bir kısmında ortaya çıkan sakatlık halleri de göz önüne alındığında; trafik kazalarının en önemli sosyal problemlerimizden biri olduğu açıktır.

Trafik kazası sonucu meydana gelen yaralanmaları yayalarda, sürücüde, önde ve arkada oturan yolcularda ayrı ayrı inceleyeceğiz.

Yayalarda meydana gelen yaralanmalarda sonucu etkileyecek faktörler arasında, yayanın kişisel özellikleri, çarpan araca göre konumu, kendisine çarpan aracın türü ve çarpma hızını sayabiliriz.

Araç içindeki kişilerde sonucu etkileyecek faktörler arasında ise; kişisel özellikler yanında araç içerisindeki konumu, kazanın oluş şekli, çarpma hızı, emniyet kemeri veya boyun desteği bulunup bulunmaması, aracın türü ve teknik özellikleri gibi faktörler rol oynayacaktır.

Yayalarda Meydana Gelen Lezyonlar

Yayanın kişisel özelliklerini bir yana bırakacak olursak; çarpma esnasında oluşacak lezyonların özelliği ve ağırlık derecesi iki faktöre bağlı olacaktır. Bunlardan biri aracın türü, diğeri de aracın çarpma esnasındaki hızıdır.

Yayada meydana gelecek lezyonlar, oluşum nedeni açısından da ikiye ayrılabilir. Bunlardan ilki direkt olarak aracın çarpmasına bağlı olarak oluşan “primer lezyonlar”dır. Diğeri ise çarpma etkisi ile düşen, fırlayan veya buna benzer yerlere çarpması ile oluşan “sekonder lezyonlar”dır.

İlk olarak yayaya otomobil veya benzeri küçük ve alçak bir aracın çarptığını düşünelim. Eğer araç ani ve sert frenleme nedeniyle şahsı üzerinden fırlatmayacak kadar düşük bir hızla çarparsa; tamponu diz seviyesinin biraz altında bacak veya bacaklara temas eder ve şahıs aracın önüne düşer.

Oluşan künt travma sonucu ekimoz, hematom, künt travmatik yara veya kırık şeklinde her türlü travmatik lezyon oluşabilir. Bunlardan en önemli özellik; lezyonların diz altı veya diz seviyesinde bulunuşudur. Ekimozun yeri ve şekli, kırığın tek veya her iki bacakta bulunuşu, kırığın niteliği ve açılanma yönü gibi özelliklerden çarpma esnasında yayanın pozisyonu, yönü, yürüyüp yürümediği konusunda bazen fikir edinilebilir.

Maketler üzerinde yapılan deneysel çalışmalar göstermiştir ki; eğer araç yayaya 20 km/saat civarında bir süratle köşe kısmı ile çarparsa, yaya yana doğru savrulur ve fırlar. Bu esnada aracın çarpması esnasında primer lezyonlar, fırlayan şahsın düşmesi veya bir yere çarpması sonucu ise sekonder lezyonlar oluşur.

Aynı şiddetteki bir çarpma aracın orta kısmında gerçekleşirse; yayanın ayakları yerden kesilir ve hızla kalçası ile kaputa, kafası ile ön cama çarpar. Araca adeta yapışan kişi, bir müddet için aracın hızına erişmiş olur. Ancak aracın hızı azalınca öne düşer ve bu kez de bir müddet aracın önünde sürüklenir veya aracın altında kalabilir. Bazen ön cama çarpma esnasında camın kırılması sonucu şahıs aracın içine girebilir.

Eğer aracın sürati çarpma esnasında 60 km/saat üzerinde ise; şahıs kaput ve ön cama çarptıktan sonra aracın üzerinden arkaya fırlar. Oldukça yükselen ve büyük bir süratle yere düştüğünde çok ciddi sekonder lezyonlar oluşur.

ADLİ TIP Ders Notları - 21

21. KİTLESEL FELAKETLERDE HEKİM TUTUMU




Aynı anda; insan eliyle yahut doğal olaylar sonucu bir bölgedeki imkanların idaresinde yeterli olamadığı çok sayıda insanı etkileyen mal ve can güvenliğini bozan her türlü olay kitlesel afet sayılır. 12’den fazla insanın öldüğü etkilendiği olaylar olarak da tanımlanabilir.

Savaşlar her türlü terörist yanısıra toplu zehirlenme ve intiharlar, çevre çevre kirliliğinin lokal ani etkileri kitlesel ölüm nedeni olabilir. Orman yangınları, su baskınları, deprem gibi doğal sebepli olaylara ek olarak, insan faktörünün etken olduğu taşımacılık kazaları, otel- yatakhane-stadyum-gazino yangınları- patlamalar, binaların çökmesi gibi olaylar kitlesel felaket ve ölüm tanımlamasına girebilir.

Toplumların kitlesel felaketlerle karşılaşma riskindeki artış kurtarma, yönetim- idare, postmortem muayene ve kimliklendirme çalışmaları için özel timler, örgütler oluşmasına, yönergeler geliştirilmesine yol açmıştır.

1)Hekim böyle bir olay karşısında mülki idare ve güvenlik güçleriyle çalışacağından böyle bir durumda temel hedefler konusunda bilgiye sahip olmalıdır.Arama kurtarma, ambulans, itfaiye, sivil savunma, polis gibi tüm acil durum ekiplerinin ilk önceliği yaşam kurtarmaktır. Kazazedelerin güvenli yere alınması ve hastanelere nakli gereklidir.

2)Olay yerindeki kargaşayı sonlandırıp, ekipler arasında koordinasyonun sağlanarak en kısa zamanda en iyi sonucu almak, normale dönüşü sağlamak gereklidir.

3)Kitlesel felaketin türü ne olursa olsun, sebepleri ortaya koyarak bir araştırmayı yapmak ve sonucunda olası cezai ve hukuki yargılama için olası faktörleri belirlemek gereklidir.

Bu bakış açısıyla adli makamlar ve güvenlik güçleri için kitlesel felaket bölgesi aynı zamanda bir olay yeri gibi değerlendirme zorunluluğundadır. Bu yüzden ortamın ve etkilenenlerin mümkün olduğunca az değiştirilmesi için ortama en az insanın girmesi sağlanmalıdır. Arama- kurtarma ve araştırma için zorunlu olanlar dışında kimsenin bölgeye girmemesi amaçlanır. Polis- Adli makamlar ve bilirkişi ekipleri bir yandan olası delilleri toplayıp fotoğraflarken öte yandan olay yerinin güvenliğini sağlamaya çalışırlar.

4)Olayların türüne göre ulusal uluslar arası askeri, istihbarat ve özel kaa araştırma birimleri’nin araştırma yapmaları doğaldır; ancak koordinasyon ve paylaşım esastır.

ADLİ TIP Ders Notları - 18

18. ADLİ PSİKİYATRİ




Bir hukuki işlem sırasında ya da suç işleme anında veya sonrasında kişilerin irade, şuur ve harekat serbestisi içinde olayları tüm yönleriyle değerlendirip sağlıklı sonuçlara varabilme yeteneklerinin bulunup bulunmadığının belirlenmesi, ceza ve hukuk davalarında büyük öneme sahiptir. Bu konular, Adli Tıp ve Psikiyatri bilgilerinin birlikte kullanıldığı Adli Psikiyatri’nin temel uğraş alanını oluşturur.

Adli Psikiyatri incelemelerinde öncelikle değerlendirilmesi ve öğrenilmesi gereken hususlar;



Kişinin:

1. Biyo-psiko-sosyal gelişimi,

2. Ruhsal sağlık ve durumu (olay sırasındaki ruhsal durumu, eylemi değerlendirme şekli, olay öncesi, sonrası tutum ve davranışları),

3. Tıbbi ve kriminal geçmişi,

4. Karıştığı olayın mahiyeti ve koşullarıdır.


ADLİ TIP Ders Notları - 19

19. ADLİ TOKSİKOLOJİ




A.Zehir Ve Zehirlenmelere Ait Genel Bilgiler

Zehirlenme, herhangi bir kimyasal ajan tarafından oluşturulan doku harabiyeti şeklinde tanımlanabilir. Bu tanıma göre belirli miktarda verilen her madde zehir olabilir. Pek çok tedavi edici madde (ilaç) önerilen doz aşımında ciddi zararlı etkiler gösterebilir. Çok küçük miktarları dahi zararlı olan bazı kimyasalları zehir olarak tanımlamak mümkündür. 5 mg veya 5 ml'den daha azı toksik olan maddelere ağır zehir denir.

Adli Toksikoloji çok geniş ve uzmanlık gerektiren bir konudur. Ancak, I.Basamak sağlık birimlerinin büyük çoğunluğu zehirlenme tanı ve tedavisiyle karşı karşıyadır. Genel hastane başvurularının yaklaşık % 5 ila 10 u zehirlenme olgusudur. Bunların pek azı ölümcül olsa da, zehirlenme tanısı ve adli tıp açısında değerlendirilmesinde genel prensiplerin bilinmesi gerekir. Ayrıca alkol ve madde kullanımının yaygınlaşması ve özellikle adli olaylarda kimi zaman sebep kimi zaman eşlik eden unsur olması I. Basamak sağlık birimlerinde görevli hekimlerce daha iyi bilinmesini gerekli kılmaktadır.



Zehirlerin Sınıflaması

Orijinine göre: Organik; Bitkisel, hayvansal ve organik sentetik maddeler,İnorganik; Metaller, metalloidler, doğal ve sentetik kimyasallar.

Fiziksel özelliğine göre: Katı, sıvı ve gaz halindeki zehirler,

Etkilerine göre: Lokal; Yakıcı, aşındırıcı, irritan toksik maddeler.Lokal ve sistemik etkililer; Civa, fenol, oksalik asit, kantaridin. İç organlara geçtikten sonra organ ve sistem tutulumu gösteren. (organotrop).

Kullanıldığı yere göre: Terapötik, Endüstriyel, Tarım ve koruma ilaçları,Besin katkıları (prezervatif),Dezenfektanlar, deterjanlar, cilalar.





Adli Tıp Açısından Zehirlenmelerde Saptanması Gerekenler

Ebates Coupons and Cash Back