6 Temmuz 2011 Çarşamba

ADLİ TIP Ders Notları - 6

6. ÖLÜ MUAYENESİ




Ölü muayenesi, herhangi bir nedenle canlılığı sona ermiş bir insan bedeninde, başta ölüm sebebi olmak üzere, pek çok bilinmeyene cevap bulmaya yönelik bir incelemedir. Bu muayenenin yapılması, her hekimin görev ve sorumlulukları içerisinde yer alır.

Umumi Hıfzıssıhha Kanunu’na göre; bir ölüm olayında, cesedin defninden önce hekim muayenesi yapılması zorunlu kılınmıştır. Yine bu kanun ile ölü muayenesi yapacak hekimler arasında öncelik belediye hekimlerine verilmiş, belediye hekiminin bulunmadığı yerlerde ise hükümet tabipleri (günümüzde sağlık ocağı hekimleri) bu iş ile görevlendirilmiştir. Hekimin bulunmadığı köy ve kırsal bölgelerde sağlık memurları ve bu iş için yetiştirilmiş memurlardan, bunların da bulunmadığı yerlerde ise jandarma karakol komutanı yada köy muhtarının bu iş ile sorumlu olduğundan bahsedilmekte ise de, bu muayenenin hekimin işi olduğu açıktır.

Ölü muayenesi yapacak bir hekimin, çeşitli hatalardan kaçınmasını sağlayacak,uygun davranış tarzı şu şekilde olmalıdır;

1) Öncelikle, ölümün erken ve geç belirtilerini değerlendirerek ölüm halinin meydana geldiğinden emin olmalıdır.

2) Cesedin kime ait olduğunu tespit etmelidir. Bunun için bulunabiliyor ise fotoğraflı bir kimliğin ceset ile karşılaştırılması en pratik yöntemdir.

3) Hekim,var ise yakınlarından ölene ait öykü almalıdır. Bu öyküyü alırken , ölümden önceki şikayet ve bulguları,kullandığı ilaçları,geçirdiği hastalık ve ameliyatlar ile bir hekim takibinde olup olmadığını öğrenmeye çalışmalı, var ise rapor ve reçete gibi tıbbi belgeleri incelemeli, yakın zamanda geçirilmiş trafik kazası ve darp gibi bir travmanın olup olmadığını sorgulamalıdır.

4) Hekim,vücudun muayenesinden önce,var ise üzerindeki giysileri incelemelidir. Giysiler üzerinde herhangi bir yırtık ve sökük olup olmadığını,ateşli silah veya kesici-delici aletlere ait herhangi bir izin bulunup bulunmadığını, kan veya meni lekelerinin mevcut olup olmadığını araştırmalıdır.



5) Giysilerin incelenmesinden sonra hekim,vücudun ayrıntılı harici muayenesini yapmalıdır. Bu muayene sırasında özellikle sırt, koltuk-meme altları ve perine bölgesi gibi kolaylıkla gözden kaçabilen yerlere dikkat etmeli; ağız, burun, anüs ve vajende yabancı cisim bulunup bulunmadığını araştırmalıdır.

Bu muayene ve edindiği bilgiler sonucunda hekim, ölümün açık ve net bir şekilde doğal bir sebepten meydana geldiği kanaatine varır ise defin ruhsatını düzenler ve ceset defin olunur. Bu ruhsatta ölenin kimliği, adresi, ölüm sebebi ve gömülmesine izin verildiği açıkça belirtilir.

Ölü muayenesini yapan hekim, ölümün bulaşıcı bir hastalıktan meydana geldiği şüphesinde ise bu durumu bulunduğu bölgenin sağlık müdürlüğüne bildirmelidir. Bu durumda defin ruhsatı,yapılacak otopsiyi takiben düzenlenir.

Yine ölüyü muayene eden hekim, ölümün doğal olmayan sebeplerden meydana geldiği kuşkusu uyandıracak bulgular saptamış ise yani olayda kaza, cinayet veya intihar ihtimali mevcut ise ya da ölenin kimliği meçhul ise CMK 159. maddesi gereği durumu Cumhuriyet Başsavcılığına bildirmelidir. Aksi davranış hekime ceza-i sorumluluk yükler. Cumhuriyet Başsavcılığına ihbarı yapılan cesetlere defin ruhsatı düzenlenmez. O cesedin defin ruhsatı ölü muayenesi ve/veya otopsi yapıldıktan sonra adli makamlarca düzenlenir.











Şüpheli ölümün ihbarı

MADDE 159.

(1) Bir ölümün doğal nedenlerden meydana gelmediği kuşkusunu doğuracak bir durumun varlığı veya ölünün kimliğinin belirlenememesi halinde; kolluk görevlisi, köy muhtarı yada sağlık veya cenaze işleriyle görevli kişiler, durumu derhâl Cumhuriyet Başsavcılığına bildirmekle yükümlüdürler.

(2) Birinci fıkra kapsamına giren hallerde ölünün gömülmesi ancak Cumhuriyet Savcısı tarafından verilecek yazılı izne bağlıdır.

Hekim tarafından, adli makamlara ihbarı yapılan ölüm olaylarında, olay artık “Adli Olgu” niteliği kazanmıştır. Bu durumda adli makamlarca “keşif” işlemi yapılır.

Herhangi bir adli olayın ne şekilde yapıldığını, olayın oluş şeklini ve nedenini araştırmak, suçlu yada mağdura ait suç kanıtlarının saptanması ve olaydan kaynaklanan zarar ve kaybın belirlenmesi için olay yerinde yapılan adli işlemlere “keşif” denilir. Keşif, Hakim yada C.Savcıları tarafından yapılır.



Keşif

MADDE 83.

(1) Keşif, hâkim veya mahkeme veya naip hâkim ya da istinabe olunan hâkim veya mahkeme ile gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde Cumhuriyet Savcısı tarafından yapılır.

(2) Keşif tutanağına, var olan durum ile olayın özel niteliğine göre varlığı umulup da elde edilemeyen delillerin yokluğu da yazılır.



Keşif işlemi sırasında, olay hakkındaki bilgi ve görgüsünden yararlanmak üzere “bilirkişi” görüşüne başvurulabilir. Kimin bilirkişi olarak çağrılacağına da keşfi yapan Hakim ya da Savcı karar verir. Başta ölüm olgularında olmak üzere; yaralanma, ırza geçme gibi tıbbi değerlendirmelere ihtiyaç duyulan olaylarda bilirkişi olarak hekimler keşif işlemine çağrılırlar. CMK 86. maddesinde de “Ölü muayenesi, Cumhuriyet Savcısının huzurunda bir hekim görevlendirilerek yapılır. Bu muayenede tıbbî belirtiler, ölüm zamanı ve ölüm nedenini belirlemek için tüm bulgular saptanır.” denilmektedir.

Bir ölüm olayının söz konusu olduğu keşif işlemine başlanmadan önce olay yerinin koruma altına alınması ve günümüzde emniyet ve jandarma teşkilatlarına bağlı olarak çalışan “olay yeri inceleme ekipleri” dışında hiç kimsenin olay yerine sokulmaması delillerin tespiti yönünden hayati önem taşır. Bu ekiplerce yapılan delil toplanması ve görüntü alınması işlemlerinden sonra olay yeri ve ceset önce C.Savcısı veya Hakim tarafından incelenir. Daha sonra ceset, tıbbi kimlik, ölüm zamanı ve ölüm nedeninin saptanması için hekimin muayenesine bırakılır.

Hekim, bir yandan adli makamlarca sorulan sorulara yönelik muayenesini yaparken, diğer taraftan da cesedin bulunduğu ortamda veya çevresinde eğer varsa laboratuvar araştırmalarında materyal olarak kullanılabilecek biyolojik artık veya lekeleri (kan, kıl, ejekulat sıvısı, idrar, feçes, tükrük, kusmuk vb.) saptamak ve bunları örnekleyerek laboratuvarlara ulaştırılmak üzere C.Savcılığı’na teslim etmek durumundadır.

Çevre şartları uygun olmak koşulu ile en sağlıklı ölü muayenesi, cesedin ilk bulunduğu yerde yapılan muayenedir. Ancak bu işlem pratikte yaygın olarak yanlış bir şekilde, ölünün kaldırıldığı hastane morglarında yapılmaktadır. Bu durumda hekim, ölüm nedenini ve mekanizmasını açıklayacak bulgulara ulaşamamakta, varsa yakınlarından alacağı öykü ve ulaşabileceği adli tahkikat bilgileri ile yorum yapmak durumunda kalmaktadır.

Sonuç olarak hekim, yaptığı muayene ve edindiği bilgiler ışığında, cesedin tıbbi kimliği, ölüm zamanı, ölüm nedeni ve sorulan diğer hususlar hakkındaki tıbbi yorum ve kanaatini “bilirkişi” olarak ortaya koyar. Otopsiye gerek olup olmadığı hususundaki görüşlerini belirtir. Otopsiye karar verme yetkisi ise keşif işleminin amiri olan C. Savcısı veya Hakimdedir. Ancak, “Adli Olgu” olarak tanımlanmış her ölüm olayında otopsi yapmanın, ölüm ile ilgili gerçekleri ortaya çıkartmakta en faydalı yöntem olduğu da unutulmamalıdır.



Ölü muayenesi ile ilgili olarak sıklıkla yapılan hatalar:

1.Ölü muayenesi yapılmadan cesedin defin edilmesi,

2.Ölünün hekimce muayene edilmeden,olay yerinden kaldırılarak hastane veya mezarlık morguna gönderilmesi,

3.Çeşitli nedenlerle, cesedin ayrıntılı muayenesinin yapılmaması,

4.Ölü muayenesi sırasında, cilt altındaki yabancı cismi çıkarmak yada kan almak amacı ile cesette kesi türünden cerrahi işlemler uygulanması,

5.Ölü muayenesi sırasında, olay yerindeki delillerin tahribi.



Ölünün kimliğini belirleme ve adlî muayene



Ceza Muhakemesi Kanunu MADDE 86.

(1) Engelleyici sebepler olmadıkça ölü muayenesinden veya otopsiden önce ölünün kimliği her suretle ve özellikle kendisini tanıyanlara gösterilerek belirlenir ve elde edilmiş bir şüpheli veya sanık varsa, teşhis edilmek üzere ölü ona da gösterilebilir.

(2) Ölünün adlî muayenesinde tıbbî belirtiler, ölüm zamanı ve ölüm nedenini belirlemek için tüm bulgular saptanır.

(3) Bu muayene, Cumhuriyet Savcısının huzurunda ve bir hekim görevlendirilerek yapılır.



Ölünün Defni: Cesetler, defin ruhsatı düzenlenmesini müteakip belediyece tespit edilen mezarlıklara gömülürler. Mezarlık dışına ölü defni, Umumi Hıfzıssıhha Kanununa (UHK) göre yasaktır. Mezarlık dışına ölü defnine ancak Bakanlar Kurulu kararı ile izin verilebilir.



Mezar açma (Exhumation) :

Bazı olgularda mezarın açılması ve cesedin incelenmesi gerekir. Mezar açılırken hakim veya savcı, doktor ve ölüyü tanıyan birisi bulunmalıdır.Çıkarılan ceset,otopsi yapılacak merkeze gönderilir. Ayrıca mezar toprağından zehir araştırmak amacıyla örnek alınır.



Ölü yakma (Cremation):

Ölüler,özel şekilde kurulmuş fırınlarda (crematuorium) yakılırlar. UHK’ya göre ölü yakılması için belediyelere izin verilmiştir.



Cesetlerin Saklanması (Tahnit):

Cesetlerin bir başka yere taşınması veya çeşitli nedenlerle bekletilmesi gerektiği durumlarda çürümeyi engellemek için tahnit işlemi uygulanır. Bu amaçla %10’luk formalin eriyiği kullanılır.
Ebates Coupons and Cash Back